29 Ocak 2013 Salı

SATTAS - Reggae Band ile Röportaj


"Reggae, hepimizin Bob Marley ile andığı, barışçıl ve hümanist olarak bildiğimiz ritmin ruha karıştığı bir güzellik... Bu güzelliği kendi ülkemizden bir grup yapınca da dinlemeye doyum olmuyor. Bar 911de ziyaret ettiğim Sattas grubunun elemanları adeta reggae ile bütünleşmiş... Grubun müzikle öyle bir uyum var ki ister istemez sizi de içine alıyor ve mükemmel bir müzik ziyafeti sunuyor... Eğlenmek ve rahatlamak isteyen herkesin dinlemekten zevk alacağı bir grup Sattas, adı üstünde... Rahatlamak..." (Ayşegül Palamutcu)

Orçun "Leo" Sünear -Vokal

Daha önce thrash metal ve death metal gruplarıyla çalışmışsınız, son olarak Türkiye'nin ilk Reggae grubu olan Sattas'da vokalistsiniz...Metalden Reggae türüne geçişi ne olarak yorumluyorsunuz?
Orçun: Bu geçiş saçlarımın dökülmesi ile oldu! (gülüyor) Şaka bi yana müziğin her türünde bir gezinti yapıyorum ki, bu yolculuğum dinleyici olarak devam ediyor ve çok seviyorum. Neler dinlediğimi bilsen şaşarsın. Bildiğimiz ana türler dışında bir çok ülkenin yerel müziklerini de araştırıp inceliyorum ve arşivci bir adamım. Bu yolculuğumun arasında reggae kültürü daha doğrusu yaşama biçimi ve dünyaya bakış açısı beni çok etkiledi. Bu geçiş çok hızlı ve basit oldu. Gerçi sadece reggae mi dinliyorum hala ; "hayır" fakat kültüründen yada dünyaya bakış açısından uzaklaşmıyorum. Doğaya saygı, insancıl, aşka saygılı, ırkçılıktan ve savaştan uzak duran ve en önemlisi özünü kalp atışından almış bir müzik türü reggae o yüzden seviyorum.

Derya "Derryl" Eke - Davul

Kendi estrumanlarınızı yaptığınızı okudum, bu fikir nerden çıktı? Insanın kendi yaptığı estrumanı çalması ayrı bi zevktir sanırım?
Derya: 2005 senesinde eğitim için gittiğim Almanya Stuttgart'ta, küçük bir parkın içinde bulduğum Unsichtbar isimli bir barda bir gün birkaç rasta ile tanıştım. O sıralar rastafarian kültürü üzerine fazlaca kafayı patlatıyordum ve adamlarla konuşup kaynaşınca, onlar da beni bir gün bir toplantıya götürdüler. Standart grounation yapılıyordu fakat nyahbinghi davulları yoktu gittiğimiz yerde. Ben de toplantılara gide gele davulların eksikliğini hissettim. Bütün enerjimi orada nyahbinghi üzerine verdim bir ara. Her yerde akkette ya da ketteh diye anılan davulları aradım fakat bulamadım... İlk başta sadece baby conga bulup, toplantılarda onu çaldım, fakat ketteh'nin soundunu hiçbir zaman yakalayamıyordu.

Almanya'dan Türkiye'ye dönme sebebiniz kendi grubunuza olan özlem miydi ?
Birazın fazlası askerlik sorunları, biraz o dönemlerdeki diğer Delizia isimli grubum ve rasta olarak hissettiğim için çoğunlukla Sattas'tan dolayı. Türkiye'ye döndüğüm zaman ise; nyahbinghi artık saplantı olmuştu ve bir yazı okuyup bir film izledikten sonra bütün fikirlerim oturdu. Afrika'da davulcular kendi çaldıkları davulları kendileri yapar ve onun haricinde kimse o davulu çalmazmış. Davulcu öldükten sonra da o davul evine yahut gömüldüğü yere yakın bir yere asılırmış. Çünkü davulun ahşabı, derisi, davulcunun ruhu ve eti bir olurmuş. Bunu okuduktan sonra neden kendi ketteh'mi yapmayayım ki dedim ve bunun için uğraştıım. Türkiye'de ilk nyahbinghi davullarını yaptığımı biliyorum. Bu davullarla çalmak herşeyden daha çok rasta hissettirdi kendimi.

Erdem Birgül-Gitar

Türkiyede ve dünyada örnek aldığınız gitaristler kimler?
Erdem: Bizden Sarp Maden ve Bilal Karaman'ı dinliyorum şu sıra…Yurtdışında Jimmy Page, Jeff Beck, Eric Johnson, Buddy Guy ve yeni dönemden John Mayer favorim, tabi ki daha çok isim var...
Müzik öğretmeniliği yapmışsınız...Türkiye'de sizce dünyaca ünlü bir müzik akademisi kurulabilir mi, ileride böyle bir planınız var mı?
Akademi konusuna gelince, bu işi yapan resmi bir kurum yaratmaya kalktığınızda, müzisyenlikten esnaflığa geçmiş gibi oluyor, müziğe değil müşteriye kanalize oluyorsunuz, açıkcası şu zamanda masabaşında oturup vergilerle falan boğuşmaktansa, sahnede olup çalmayı tercih edenlerdenim...Türkiye'de halihazırda ciddi manada eğitim veren, Modern Müzik Akademisi, MİAM gibi akademiler var, benimde hala birlikte çalıştığım, eğittiğim öğrencilerim mevcut…Gündüz Clark Kent gece Superman gibi bir hayatım var, bu da beni dengeliyor.

Faruk Demir Tugayoğlu-Klavye

Endistüri tasarımı okuyormuşsunuz grubun album kapak tasarımları sizin işiniz mi ? Sonuçta ikisi de sanat işi... Müzik ve tasarım birbirini destekiyor mu?
Faruk: Albüm kapağının tasarımı grubun bir önceki bass gitaristi olan Öykü Gülata'ya aittir. Apayrı iki kulvar olmasına rağmen, iki dalın birleştiği bazı noktalar vardır. Müziği, konsept olarak incelediğinizde, yapacağınız tasarıma etki edebilmesi söz konusu birtakım olguları yakalayabilirsiniz. Çok elle tutulur kozlar vermiyor gibi görünmesine rağmen, dinlemekte olduğunuz şarkıyı dönemsel olarak düşündüğünüz zaman, işinize etki etmesi kaçınılmazdır. Buna bir örnek vermek gerekirse; bol miktarda synthesizer içeren, 1980'lerin başından bir eser dinlediğimi varsayayım (örneği daha da kesinleştirmek için A Flock of Seagulls'un I Ran So Far Away şarkısını belirteyim hatta). Aklıma ilk gelen şeyler, köşeli hatlar, düz çizgiler, diyagonal şekilde konulmuş renk tayfı vb. detaylardır. Bu tip ipuçlarının yakalanması, kafamda şekillendirmiş olduğum konseptte o tip bir kurguya yönelmemi mümkün kılarak sonuca ulaşmamda yardımcı olur.


Gruba Sorular

Reggae fikri nereden çıktı ? İlk olmak mı istediniz?
Orçun: Reggae fikri Derya ve benden çıktı diğer yoldaşlarım henüz grupta değillerdi. Yukarıda bahsettiğim sebeplerden dolayı bu müziği seçtik.

Grubun adı Jamaika ingilizcesiymiş dünya çapında bir grup olma arzunuzdan dolayı mı ingilizce bir isim seçtiniz?
Yapılan müzik evrensel bir müzik, Bob Marley "bu müzik her geçen gün daha çok büyüyecek büyüyecek büyüyecek ve ulaşabildiği en üst noktaya çıkacak" demiştir ünlü bir röportajında. Biraz evet yurtdışı olabilir ama özellikle bu olsun şu olsundan çok Jamaika'ya ait birşeyler olsun diye düşünülüp konulmuş bir isim.

Grubun etkilendiği sanatçılar kimler?
Derya: Etkilendiğim sanatçılar; Ras Michael, Count Ossie, Dennis Brown, tabiki de Bob Marley, Peter Tosh, Ijahman Levi, Gregory Isaac, Earl Chinna Smith, vb..
Korsan müzik ve internetten şarkı/albüm indirmek hakkında ne düşünüyorsunuz?
Orçun: Cd veya satılan tüm medium çok zorluk çıkarabiliyor. Ben müziğİmin herkes tarafından dinlenmesini istiyorsam satış ve benzeri durumlar çok önemli olmuyor benim için. Fakat emeği de geçmiş bir dolu adam var ve bir yandan karşılıkla yaptığın birşeyin başka bi taraftan karşılığını çıkarmakta çok iyi gelmiyor. Ben bu konuda çoğu insandan farklı düşünüyorum. Çok uzun uzun konuşmak lazım. Benim çok öyle bir problemim yok deyip geçeyim.
Derya: Kitabın, müziğin çok pahalı olduğu bir ülkede korsana ne yazık ki evet demek zorundayım. Emek hırsızlığı ise evet emek hırsızlığı..O yazarların emeklerinden çalındığı kadar benim de emeğim çalınıyor belki ama insanlar müzik dinlemeli, okumalı...

Kiminle sahne almak isterdiniz ölü ya da diri?
Orçun: Rage Against The Machine ile sahne almak isterdim. Burning Spear (reggae devi) çok isterim, Groundation ile almak isterdim. Damian Marley ile çok güzel olurdu... Tabii ki Bob Marley'i bir kere izlemek çok ama çok isterdim...
Derya: Burning Spear, Peter Tosh, Congos, kesinlikle Earl Chinna Smith...Ama Bob Marley'le çalmak değil de ben de onu izlemek isterdim...

Hayranlarınıza hayat tavsiyesi olarak ne söylemek istersiniz?
Orçun: Kimseye hayat tavsiyesi veremem ki herkesin hayatı kendi şekil verdiği resim gibi... Benim boya ve fırçalarımı kimseye tavsiye edemem belki birilerini bu yönde bozabilirm... Sadece karşımızdakini dinleyip bir şey söylemeden bir kaç saniye sakince bekleyelim derim.... O kadar…

Derya: Hayranlara tavsiye..mi?(gülüyor)
Hüznünüzü gülümsemenizin arkasına saklayarak karşılayın hayatı ki o da size gülsün...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.