31 Ocak 2013 Perşembe

Bu gün ben neler yaptım...

  Ay ben sanırım grip oluyorum! hapşurmaktan bunum yerinden çıkacak ! Doktorlar yetişin ! Ah bir ıhlamur yapanım bile yok... Slash konserinden önce olacak iş mi bu? Adamın suratına hapşururum artık. Bir tanışayım da istersem suratına hapşurayım . Şanslı bile üşüyor sobanın önünde yatıyor garibim.
  Biri beni Facebook oyunlarından kurtarsın. Yahu oynamıyım diyorum yine elim gidiyor tıklıyorum. Hadi kendi içimde oynasam neyse, millete invitation yolluyor bu oyunlar. İnsanlar arkadaşlıktan çıkarıcaklar .
  Bazen keşke bütünleme sınavlarım olsa diyorum. bütün gün evde uyumak zevkli değil. kitap okumaktan gözlerim aktı. astigmatım 9a çıktı...Neyse nankörlük etmemem lazım. Şanslı bir insanım yine.En azından kaldığım dersim yok.
  Gossip Girl dizisi bitti ama bizim HOPEs ekibinden birisi gossip girl olmaya merak salmış . Özentilik mi yoksa cidden bu işle mi uğraşmak istiyor göreceğiz artık. Başına iş alıp mahkemelik falan olmasın da birileriyle... Ucu bize de dokunur çünkü dizi setinde değiliz sonuçta.Kızın ismini cismini de bilmiyoruz nickinden anlaşıldığına göre bacakları uzun , "uzun bacaklı kız" diyormuş kendine.Etrafımdaki bütün uzun boylu kızlardan şüphe eder oldum.
  Bir önceki yazımda yazdığım üzere sokak köpeklerimden Köpük geri döndü çok sevindim. Birileri dövmüş onu e gözü patlamış. Elleri kırılsın.
  Şanslıya pembe tasma almak istiyorum . Benim rocker kızım şu anda zincir tasma kullanıyor. Koparmayacağını bilsem hemen yarın gidip alacağım. Pembiş pembiş çok şeker olur.
Benden size bir şarkı :

 Bir an önce cumartesi olsun benceeeee!!!! :)

BEN


Sokak Köpeğim Köpük ile Tanışın !





Bu gün sokak köpeklerimden Köpük geri döndü. 1 haftadır kayıptı. Geri döndüğünde suratına bakar bakmaz şok oldum. Birileri Köpük'ümü dövmüş ! Gözünün altı patlamış, yara olmuş. Çok üzüldüm. Geçenlerde de yemek yerken karnına tekme atmışlar. Neymiş ağzını açmış , neymiş ısırırmış. Hayvan yazık o kadar çok dayak yemiş ki. Ağzını açacak hali kalmamış, seni mi ısıracak be vicdansız adam ! Neyse Köpük'ün gözünün altına krem sürdük. Kısa zamanda iyileşir umarım. Ayrıca yukarıya fotoğrafını koydum, dayak yemeden önce çektğim... Çok iyi huylu ürkek bir köpek sahiplenmek isteyen olursa bana mail atabilir...

Ben

email adresim : aysegulpalamutcu@gmail.com

30 Ocak 2013 Çarşamba

Slash İstanbul 'a Geliyor... Peki Kim bu Slash ?

  Bu aralar bir heyecanlıyım bir heyecanlı ki sormayın ! 1 ocakta İstanbul 'a gidiyorum. Tabii ki yine bir konser için. Çoğu insanın Guns N' Roses 'ın eski gitaristi olarak bildiği , benimse Velvet Revolver, Slash's Snakepit gibi gruplarda severek dinlediğim "Guitar Hero" ,Slash Türkiye'ye geliyor! Küçükçiftlik Park'ta konser verecek olan Slash bize unutulmaz bir akşam yaşatacak ! Ben de sahne önünde yerimi alacağım.



 Dünyada Rock N' Roll dinleyen hemen herkes için Slash bir efsanedir. Slash'in Guns N' Roses ile yayınladığı albümler dışında iki Velvet Revolver , iki de Slash's Snakepit albümleri var. 2010 yılında çıkardığı ilk solo albümünde Rock ve  metal müziğin sevilen solistleriyle çalıştı. Bu isimlerden bazıları ;Lemmy Kilmeister, Ozzy Osbourne , M. Shadows, Fergie , Dave Grohl, Kid Rock, Chris Cornell, Adam Levine. Ayrıca eski Guns N' Roses üyeleri de Slash'i yalnız bırakmamış albüme katkıda bulunmuşlardır. Beklenildiği üzere Axl Rose'un albüme hiç bir katkısı olmamış. Bana göre albümde hiç kötü parça yok. Hatta bu albüm sayesinde daha önce dinlemediğim bir kaç grup bile keşfettim diyebilirim.



Slash 2010dan günümüze kadar boş durmadı ve 22 Mayıs 2012 'de Apocalyptic Love adlı albümünü piyasaya sürdü . Bu kez tek bir vokalle çalıştı, Myles Kennedy. Alter Bridge adlı grubun solisti olan ve aynı zamanda da gitar çalan Myles Kennedy etkileyici bir sese sahip. Bir önceki albümden özellikle Starlight parçasını çok severim. Apocalyptic Love albümü hayranlık bırakan gitar rifflerini barındırıyor. Slash hala Slash ! Albüm bir kez daha ,Slash'in Rock N' Roll 'a ait olduğunu kuraklarımıza fısıldıyor. Albümdeki "Anastasia" adlı parçanın girişindeki riffler ,Johann Sebastian Bach'ın "Toccata and Fugue D minor" eserinden esinlenilmiş.


 Bu kısımda Slash hayranları bana birazcık kızabilir ancak Myles Kennedy'nin sesine alışamadım, ısınamadım yeni albümde. Ama yine de Slash'e en çok uyan isim yine Myles Kennedy olmuş , daha doğrusu Slash beğenmiş almış gruba bize de dinlemek düşer. Alter Bridge grubunda Myles muhteşem ama nedense Slash'le birlikteyken kulaklarım Axl Rose 'u arıyor .Myles kadar mükemmel bir ses aramıyorum, aslında adam fazla iyi. Kendim de dahil olmak üzere artık hayranların şu 94 öncesi Guns N' Roses 'ın toparlanması düşüncesinden kurtulması gerektiği fikrindeyim. Neyse susup dinleyeceğim söz veriyorum ! Konser için çok heyecanlıyım ! Ah bir de Slash'le tanışabilsem...
  Bu arada Slash ve Myles Kennedy'nin beraber turnelere çıktığı The Conspirators grubundan da söz etmeden geçemeyeceğim. Bateristleri Brent Fitz başarılı bir baterist olmak dışında, bir internet fenomeni olmuş durumda. Çünkü Brent Fitz acayip derecede Harry Potter serisindeki Snape 'e benziyor! Bu komik benzerlik yüzünden "Konsere ben Snape için gidiyorum ." diyene bile rastladım. Basçı Todd Kerns 'den de bahsetmemek olmaz, hem yakışıklı hem de yetenekli. Gruba canlılık getiriyor coşkuyu daha da arttırıyor resmen. Todd Kerns aynı zamanda back vokallerde ve konser sırasında söylediği solo parçalarda kulaklarımızı şenlendiriyor. Sesi inanılmaz !



Konser öncesi yazım şimdilik bu kadar. Konserden sonra görüşmek üzere ! Keep Rockin' !

Ayşegül

29 Ocak 2013 Salı

Bullet For My Valentine Grubunun Türk Versiyonu

Charlie Chaplin Had Many Problems But...

Bon Jovi: Because We Can - The Tour

Bon Jovi - Because We Can with lyrics ( new Bon Jovi music video )



I don't wanna be another wave in the ocean
I am a rock, not just another grain of sand (that's right)
I wanna be the one you run to when you need a shoulder
I ain't a soldier but I'm here to take a stand because we can

She's in the kitchen starin' out the window
So tired of livin' life in black and white
Right now she's missin' those technicolour kisses
When he turns down the lights
But lately feelin' like a broken promise
In the mirror starin' down his doubt
There's only one thing in this world that he'd know
He said forever and he'll never let her down

I don't wanna be another wave in the ocean
I am a rock, not just another grain of sand (that's right)
I wanna be the one you run to when you need a shoulder
I ain't a soldier but I'm here to take a stand because we can

Eatin' takeout on a coffee table
Paper dishes, pour a glass of wine
Turn down the sound and move a little closer
And for the moment everything is alright

I don't wanna be another wave in the ocean
I am a rock, not just another grain of sand (that's right)
I wanna be the one you run to when you need a shoulder
I ain't a soldier but I'm here to take a stand
Because we can, our love can move a mountain
We can, if you believe in we
We can, just wrap your arms around me
We can, we can

I don't wanna be another wave in the ocean (I don't wanna be)
I am a rock, not just another grain of sand (that's right)
Wanna be the one you run to when you need a shoulder
I ain't a soldier but I'm here to take a stand
(I am a, I am a, I am a...)
Because we can

I don't wanna be another wave in the ocean
I am a rock, not just another grain of sand (that's right)
I wanna be the one you run to when you need a shoulder
I ain't a soldier but I'm here to take a stand
Because we can (because we can)
Our love can move a mountain
We can, if you believe in we
We can, just wrap your arms around me
We can, we can
Because we can

Guns N' Roses İstanbul Konseri ve Guns N' Roses'la Tanışma (06.07.2012 - 07.07.2012)

  Guns n’ Roses benim hayatımın grubu konserine gitmek benim için bi hayalimin gerçekleşmesi anlamına geliyordu.Tuborg Goldfest’e Şebnem Ferah sahne almadan önce gittim. Aslında amacım Guns N’ Roses’ı izlemekti sadece. Konser ilginç ama çok ilginç bir şekilde “zamanında” Chinese democracy ile başladı DJ Ashba her zamanki yerini aldı şarkının girişini yaptı, ardından fişekler ateşlendi. Seyirci coştu kimi izleyici bu anı 6 yıldır bekliyordu kimisinin de ilk Guns N’ Roses konseriydi, benim gibi… Sonra Welcome To The Jungle ile coştuk hep bir ağızdan “shananananna knees knees” diye bağırdık . Düşündükçe hala gülümsüyorum.
  Axl gece boyunca çok mutluydu seyircilere takıldı . Gülümseme yüzünden hiç eksik olmadı . Bir ara sahnenin sol tarafına doğru gitti yer ıslanmış kayıyordu az daha önceki konserlerinden birinde düşüp bacağını baştan başa morartmıştı bir yerine bişey olacak diye içim gitti, hemen görevliyi çağırtıp yeri sildirdi ve konser aynı hızda devam etti.
  Sahneye fırlatılan şeylere ilk başta çok fazla ilgi göstermediler geriye fırlattılatılar. Ancak daha sonra sahneye bir kaç iç çamaşırı fırlatıldı DJ Ashba alıp gitarının ucuna taktı bu an şüphesiz konserin en komik anlarından biriydi.DJ Ashba solo atarken çamaşırlardan biri kaydı DJ baya güldü buna.
  Sahne önündeki seyircilerle çok ilgilendiler kimi zaman birebir temas kurdular. Benim zıplamaktan bi ara enerjim bitmişti Axl beni işaret edip eliyle ağzının kenarına götürüp gülümseme işareti yaptı.Konser boyunce eski ve yeni parçalardan çaldılar. Ron “Bumblefoot” Thal konser bitiminde sahneden uzun sure ayrılamadı sahne önündekilerle konuştu gitarına eşlik edilmesini sağladı.
  Konserde ilginç olan başka bir şey de tüm grup üyelerinin sololarıydı. DJ Ashba ve Frank Ferrer hariç hemen hemen bütün üyeler şarkı söledi. Bumblefoot bile şarkı söyledi. Bana kalırsa bu kadar solo yerine bir “Patience” çalabilirlerdi. Bu solo aralarında Axl hep farklı bir ceket ve şapkayla sahneye atladı. Ashba bir ara seyircileri kandırdı resmen ilk önce gitarını atacakmış gibi yaptı ön taraftakiler çıldırdılar en sonunda “atıyorum gitti” derken gitarı askısından yakaladı ,hep bir ağızdan aaa dediklerini duydum seyircilerin. Ashba kısa bir süreliğine seyircilerin arasına indi herkes Ashbanın olduğu yere yığıldı. Sonra kaldıkları yerden çalmaya devam ettiler.
 Paradise City ile bis yaptılar ve her zaman olduğu gibi geleneği bozmadılar. Street of dreams şarkısında, Axl’dan sonra Use Your Illusion döneminden kalma grubun en eski üyesi Dizzy Reed sahnenin en ucuna çektikleri piyanoda performansını sergiledi. Konserin diğer bir süprizi ise Axl’ın piyano başına geçip Pink Floyd’un efsane parçası ” Another Brick On The Wall” çalmasıydı. İlk başta şaşırdık sonra hepimiz eşlik ettik şarkıya. Çok da güzel oldu.  Axl Paradise city parçasının sonunda mikrofonunu fırlattı. Parçanın başında ise düdüğü.
  Ben kendi adıma çok eğlendim konserde çığlıklar attım dans ettim. İyi ki gitmişim hiç pişman değilim hatta bu kadar iyi bir konser de beklemiyordum. Konserden sonra ilkokul arkadaşım ,canım, Murat'ımla McDonaldsa gittik. Hamburger yerken konser hakkında sorular sordu ben de dedim ki " Murat,ben Guns N' Roses konserine gittim ya şu anda yerken ölsem falan mutlu ölmüş olurum, hayatımda daha büyük ne olabilir ki ?" . Bunları söylerken ertesi gün Guns N' Roses'la tanışacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu. Hatta yeni üyeleri hakkında ön yargılarım vardı. Ben her zaman söylerim 94 öncesi Guns N' Roses başkadır diye. Tabi ertesi gün onlarla tanışmasaydım bu ön yargılarım hala çok güçlü bir şekilde duruyor olurdu. ama onların artık bir aile olduğunu gördüm. İyi ki yerken ölmemişim...
  Otele GNRTURKEY forumundan arkadaşlarım sayesinde gidebildim. Mecidiyeköy’de oturup gevrek yerken arkadaşımı aramamla bir hayalim daha gerçekleşti . İnanamadım hala inanamıyorum. Ben Guns N’ Rosesla tanıştım! Otele gittiğimde Emre beni kapıda karşıladı. Hepberaber lobiye girdik lobide bize haber veren arkadaşımız Mahmut da vardı. Çantamdaki bandanamı çıkardım. Ron bizimle görüşmeyi Kabul etmiş inanamadım. Hepimizi heyecan sardı. Sonra baterist Frank Ferrer görüldü Frank’i görür görmez ayağa kalktım gidip sarıldım tutamadım kendimi.
Çok sıcak karşıladı bizi hepimize nasıl olduğumuzu sordu. Konser nasıl geçti dedim çok eğlendiklerini söyledi biletimi imzaladı. Fotoğraf çekildik. Diğer arkadaşlarım da aynı şekilde imza aldı ve fotoğraf çekildiler. Daha sonra Ron aşağı indi . Sakalını ince zincirlerle harmanlayıp örmüştü , üzerinde The Who tişörtü vardı. Hepimiz çıldırdık, herkes birbirine arkadaşlar sakin olun diyordu ama kimse sakin olamazdı ki... Ron bize dün akşam yedikleri pizzalardan getirmiş. Pizza kutularını da imzalamış üstelik .Bu davranışı çok hoşumuza gitti. Hepimizin biletlerini imzaladı. Sonra ben Ron seninle tanışmak çok güzel dedim. O zevk bana ait dedi . İmzalamaya devam etti. “Ron sana sarılmak istiyorum” dedim kırmadı “Tabiki.” dedi. Konserde zıplamaktan sırtım felç olmuştu. Ama Ron öyle sıkı sarıldı ki uçtum sevinçten ne ağrı kaldı ne yorgunluk. Ron’la uzun uzun sohbet ettik. Mahmut kısa bir röportaj bile yaptı. Röportaj ayrıntılarıyla yayınladığım videolarda mevcut. Arkadaşımız kendisi düzenledi üstelik. 
  Ben o sırada DJ Ashba nın aşağı indiğini gördüm. Koşup yanına gittim. Onunla tanışmanın benim için çok önemli olduğunu onu çok sevdiğimi söyledim. Biletimi seve seve imzalayacığını söyledi. Ashba’ya sarıldım uzun süre. Herkes toplanmadan konserle ilgili sorular sordum. Konserde gerçekten çok eğlendiğini söyledi. Akşam Axl ve Ron ,Ashba ile birlkte takılmışlar . Sonra herkes odasına çekilmiş Axl Rose da kendi oteline gitmiş. “Axl burda değil mi?” dedim nerde olduğunu bilmediğini söyledi. Bu gün ne yapacaklarını sordum, dün akşam dinlenemediklerini çok uyuyamadıklarını söyledi  “belki bu gün dinlenirsiniz “dedim “dinlenmek mi? Bütün gün bela peşinde koşucaz her zamanki gibi yola çıkıyoruz işte ” dedi . oradaki bela Axl mıydı yoksa normal günlük sorunlardan mı bahsetti tam anlamadım. Neyse çok karıştırmayalım.İnsanlar toplanmaya başlayınca ben Ashba’nın yanından ayrıldım ayrılmadan once döndüm “ Ashba son bişey söylemek istiyorum “dedim . “Evet ? “ dedi . “ Çoook yakışıklısın “dedim. Gülümsedi. Arkadan tur görevlilerinden biri “Ashbaaa çok yakışılısın” dedi. Arkadaki kapıdan biri çıkıp “Evet Ashba çok yakışıklısın biliyorsun!” dedi . Son olarak Guns N’ Roses’ın 2. Klavyecisi Chris pitman “Yine mi Ashba? Ah evet çok yakışıklısın! Duymaktan sıkılmadık mı?” dedi . Ashba da “Kapa çeneni o da sevimli! “ diye bağırdı gülümseyerek. Teşekkür etti. Ben arkadaşlarımın fotoğraflarını çektim.
 Chris Pitman’ın yanına gittim . Chris eşiyle gelmişti konsere. Sevgilisi de olabilir bilmiyorum. Kameraya poz verdik halimi hatrımı sordu. Çok eğlendiğimizi harika bir konser olduğunu söyleyip teşekkür ettikten sonra Richard Fortus aşağı indi. Hemen Richard’ın yanına koştum. Konuşmadan bileti aldı imzaladı.
“Nasılsınız?” dedim “iyiyim” dedi. “Akşam eğlendiniz mi yoksa bir sorun mu çıktı efendim?” dedim . Yüzü biraz asıktı çünkü ,tabiki rock star tavrı olduğunu ben de biliyorum ama şansımı denedim.  Sorun mu çıktı dedikten sonra yüzüme baktı gülümsedi “İyiyim sorduğun için çok teşekkür ederim çok kibarsın dedi.” Fotoğraf çekildik. 
  Tanışma çok ama çok iyi geçti bizi çok sıcak karşıladılar. Ben diğer üyelerle konuşurken arkadaşlarım kapıda Dizzy Reed ‘i yakalamış . Ben Dizzyle tanışamadım ama çok isterdim. Biletimde Axl’ın bi Dizzy’nin bir de Tommy Stinson’ın imzası yok. Ama Tommy Stinson ‘ın penası bende . Emre’nin tanışma ve konser hediyesi oldu o pena bana.Otel müdürüyle konuştuk Axl Rose Çırağan’da kalmış gece, zamanında nehir dediği boğaz manzarasını izlemek için. Onu göremediğimize çok üzüldüm bir dahaki sefere artık.Otelin kapısından çıkarken Ron dışardaydı iyi yolculuklar diledik o da bize iyi yolculuklar diledi sonra . İzmire gitmek üzere yollara düştüm. 
  Ertesi gün eve geldiğimde ilk işim Ron a mesaj atmak oldu. Otelde tanıştığımızı,pizzaların çok lezzetli olduğunu , onun gibi güzel işler yapmış biriyle tanışmayı hayal bile edemeyeceğimi ama gerçekleştiği için çok mutlu olduğumu ve bu kadar sıcak bir karşılama beklemediğimi,ilerde yeniden karşılaşmayı umduğumu belki gelecek sefer Axl’ın da bize katılmak isteyebileceğini de yazdım . Ekte de fotoğrafları koydum. Açıkçası hemen cevap atmasını beklemiyordum ama yarım saat içinde cevap geldi. Hepimizi orda görmenin çok güzel olduğunu ve tek tek tanışıp merhabalaşabildiğimiz için çok mutlu olduğunu söyledi. Pizzalar hakkında , ( Pizza = NOM NOM NOM NOM NOM ! ! ! ) yazmış Gelecek sefer görüşmek dileğiyle yazmış. Cevapladığı için çok mutlu olduğumu yazdım onları rahat ettirmek ve mutlu etmek için en büyük hayranları olarak elimizden geleni yapacağımızı söyledim. Ardından Ron , birlikte çekildiğimiz fotoğrafı bulup beğenmiş sevinçten çıldırdım tabi.
  Kısacası İstanbulda geçirdiğim 3 gün rüya gibiydi daha da fazla birşey yaşayamazdım sanırım hayallerimden biri gerçekleşti Guns N’ Roses’la tanıştım ! Bir insanın hayalinin gerçekleşmesi mükemmel bir şeymiş ilk kez bu kadar büyük bir hayalim gerçekleşiyor,biraz ütopik aslında onca yıl hayranları ol sonra bi konserlerine git ertesi gün grupla tanış inanılır gibi değil . İlk başta anneme , bana evini açan  Murat Uyguç'a daha sonra GNRTURKEYdeki arkadaşlarıma çok ama çok teşekkür ederim tabi Guns N’ Roses üyelerine de bizi bu kadar sıcak kaşıladıkları ve vakit ayırdıkları için. Gelecek sefere görüşürüz , sırada Red Hot Chili Peppers var!
                         Ayşegül Palamutcu – Ms. Brownstone

Red Hot Chili Peppersla Tanışma ve Konser


Yeniden merhabalar! Geçen sefer Guns N' Roses buluşmasını ve konserini aktarmıştım sizlere. Yazımın sonunda dediğim gibi Red Hot Chili Peppers konseri bir sonraki durağımdı.Konserden önce grupla tanışmmızı ve konsere ait bazı notları aktarmak üzere yine yazıyorum...
Josh Klinghoffer ile tanışma
 Bu seferki buluşmamız birazcık zorlu geçti. Çünkü davetli değildik. Organizasyon şirketiyle konuşup randevu almak istedim ancak grubun istemediğini söyledilerHer zamanki gibi 5 diğer arkadaşımla beraber el birliğiyle otellerini bulup gittik.  Otele Mahmut ve Merve saat  9 gibi gittiler, beklemeye başladılar. Ben uçağıma yetişip istanbula indim direkt otele gittik. Otelin içinde saat 12ye kadar bekledik daha sonra güvenlik görevlileri amacımızı anlayıp bize yardımcı olacaklarını ancak otel dışında beklememiz gerektiğini söylediler. 4 saatlik bekleyişin ardından yanaşan siyah arabadan Josh Klinghoffer indi. Josh geçirdiği trafik kazasında ayağını kırmıştı geçenlerde. Arabadan iner inmez yanına koştuk.Selamlaşmalardan sonra çok az konuştuk. " Geçmiş olsun kötü ve talihsiz bir kaza umarım kısa zamanda iyileşirsin" dedim."Teşekkürler yakında geçeceğine inanıyorm başta kötüydüm ama düzelmeye başlıyor herşey" dedi. "dudağın iyileşti mi şimdi nasılsın?" diye sordum. "Gayet iyiyim şu an için çok teşekkür ederim iyi ki geldiniz ,akşam görüşürz" dedi.Bir yandan da albümlerimizi imzaladı. Fotoğraf çekilmeyi reddetti. Bence çok doğal kimse koltuk değnekleriyle fotoğraf çekilmek istemez...Ama ben çektim :)

  Anthony Kiedis ile tanışma
  Josh içeri girdikten sonra biz yeniden beklemeye başladık. Bu sefer otelden Anthony çıktı. Bizimle konuştu. İmza istediğimizde birazcık edebiyat yaparak, " Soğuk bir imzadansa sıcak bir tanışma daha iyidir" dedi. Bizim için çok güzel bir anı olduğunu söyledim o da onlar için de öyle olduğunu söyledi. Tanışmak neyinize yetmiyor demeye getirdi aslına bakarsanız birazcık .Ben de elimi uzattım onu tanıdığıma mutlu olduğumu söyledim. daha sonra herkesle tek tek el sıkışıp arabaya bindi. Fotoğraf çekilmeyi reddetti. En azından bi gülen yüz çizseydin dedim.Hayır teşekkürler işe gitmem gerekiyor deyip kibarca reddetti. Aslında boğaz turun gidiyordu ama olsun en azından el sıkışmış olduk . Hı bu arada elimi çoktan yıkadım...
Flea tarafından kandırılmak 
Şimdi buluşmanın en acıklı kısmını sizlere aktaracağım...Flea ile "tanışamama". Hayatta böyle kandırılmamışsınızdır. Bir rock star tarafından kandırılınca koymuyormuş insana gülüp geçiyorsunuz. Neyse... Yanımıza tur elemanlarından biri geldi. İngilizce bilen biri var mı dedi. Ben konuşmaya başladım. "Çok beklediğimizi görüyorum teşekkür ederim, siden biraz daha sakin olmanızı ve tek sıra halinde dizilmenizi istiyorum" dedi.tamam dedim kimin çıkacağını sorudm süpriz olsun falan dedi daha sonra eliyle bass gitar çalar gibi yaptı. Fleanın çıkacağını anladık tabi. Koridorda Flea göründü elinde çay bardağı camdan bize bakarak bi güzel çayını içti. bardağı bıraktı dışarı çıktı . Biz o kadar sıraya girmişiz ,bekliyoruz, hazırız adam " Hi !" dedi ve arabasına bindi . Daha da fazla kandırılamazdık sanırım .Resmen trollendik.Üstelik dünyaca ünlü bir bass gitarist tarafından .Flea gittikten sonra Mahmut içeri girip fleanın Çay içtiği bardağın fotoğrafını çekti . Güldük eğlendik. Saat 6ya geliyordu ve otelde tek bir grup üyesi kalmıştı son umudumuz baterist Chad Smith...
Chad Smithle tanışma
 Benim otele İzmir'den kalkıp gittiğimi grubun şöförlük hizmetini yapan Hakan bey ve diğer görevliler biliyorlardı. Hakan bey daha önce U2 , Bon Jovi gibi gruplarla çalışmış hayranların halinden anlayan bir bey . Benim için gidip Red Hot Chili Peppers'dan sorumlu görevliyle konuşmuş.Chad 'e anlattıklarında o da kabul etmiş. "İzmirli gel buraya " dediğinde Hakan bey sevinçten uçtum! Beni Chad Smith'in yanına götürdüler. Çok ama çok sevindim. Chad pozitifden görevlilerle sohbet ediyordu. " Pardon rahatsız ediyorm ama "dedim. Döndü " Ben de seni bekliyordum demek bizim için 600 km yol geldin bu inanılmaz gerçek fan böyle olur işte çok teşekkür ederim" dedi. Ben sevinçten ne diyeceğimi bilemedim açıkçası.Ben "Teşekkür ederim Türkiyeye geldiğiniz için ,umarım sevmişsinizdir burayı." dedim. "Tabiki bizim hayalimizdi burada konser vermek. Sarılmak ister misin?" dedi. "tabiki isterim" dedim. "E hadi fotoğraf falan çeksene ne duruyorsun!" dedi. "Çekebilir miyim ?"dedim , o kadar reddedikten kandırıldıktan sonra şaşırdım doğal olarak."Tabiki, fotoğraf çekilmeden olur mu hiç!" dedi. Sarıldık fotoğraf çekildik.
Tekrar tekrar teşekkür ettim."Konsere geliyorsun değil mi?" dedi evet geliyorum dedim biletimi gösterdim. Uçak bletimin üzerine imza attı . İsmimi ve anlamını sordu. Rosemary gibi bişey dedim. İmzayi Rosemary olarak atmış ... Rosemary oldum yani 10 dakikalığına . Konser biletimi imzalamak istedi "Saklarsın değil mi bileti bunu da imzalayayım mı ?"dedi ."Girerken yırtabilirler veya üzerinde yazı olduğu için kabul etmeyebilirler.İmzanızın yırtlmasını istemem dedim." Oda "Eh tabi ben de kendi imzamın yırtılmasını istemem "dedi. Gülüştük."Dışarıda sizin için bekleyen 4 arkadaşım var onlarla görüşücek misiniz sabah 9dan beri bekliyoruz." dedim . "Onlarla görüşemem sanırım." dedi "Neden? Çok bekledik ama sadece fotoğraf ve imza istiyorlar" dedim . "Üzgnüm böyle olması gerekiyor ."dedi.İçimdeki buruklukla arkadaşlarımın yanına gittim. üzüldük tabi... Ama biraz bekledikten sonra Chad dışarı çıktı! Arkadaşlarımın yanına geldi, albümleri ve tişörtlerini imzaladı. En vicdanlı adam Chadmış bunu da görmüş olduk. Herkesle el sıkıştıktan sonra. "Bana gel buraya öpücem" dedi. Sarıldı yanaklarımdan öptü "Akşam geliyorsunuz değil mi? Teşekkürler buraya kadar geldiğiniz için." dedi. Vedalaştık daha sonra konsere doğru yola çıktık.
Bu da imzası


Konserden Notlar
Konser girişinde izdiham vardı. Girişler bile belli değildi ,insanlar bilmedikleri bir sıraya giriyorlardı ve sıralar çok ama çok yavaş ilerliyordu. Konser alanına girdiğimde Athena konseri başlamıştı hem kapıdaki insanlar hem de içerdekiler Athena ile coşuyorlardı. Bir an için insanlar aslında Athena için gelmişler diye düşünmedim değil. Athena'nın performansı çok güzeldi herkes çok eğlendi. Red Hot Chili Peppers sahneye monarchy of roses parçasıyla çıktı. Konserde milyon yıldır çalmadıkları hiç beklemediğimiz şarkılar çaldılar ama hit olmuş bir kaç parçayı da çalmadılar. Konseri "Give It Away "le bitirdiler.Flea ezan sesini duymaktan mutluluk duyduğunu, bu şehri çok sevdiğini burada konser vererek bir hayallerini gerçekleştirdiklerini söyledi. Müziği korumamızı, müziği yaşatmamızı ,müzikle herşeyin çok güzel olacağını söyledi. Konserde en çok seyircilerle konuşan kişi Flea idi. Bize " Hi !" deyip gitmesnin nedeni varmış sanki akşama saklıyormuş cümlelerini diye düşündüm.Josh'un üzerinde Türk Bayraklı tişört vardı. Chad ise her ülke için giydikleri RHCP amblemli tişörtünü gyiyordu tabii bu sefer üzerinde Turkey yazıyordu.Anthony şehiri çok sevdiklerini hatta Josh un Galata Kulesi civarından boğaz manzaralı ev almak istediğini söyledi. Bu konuşmadan sonra bir "river" lafı geçti konuyu tam duyamadım çünkü önümde kavga vardı.Aman dedim Axl Rose gibi bunlar da boğazı nehir sanmasınlar...
  Seyirciler beni şok etti. Çoğu parçasını bilmiyorlardı higher ground parçasını bile... En çok coşulan şarkılar ise Can't Stop ve Californication . Konser alanının yerşeşimi çok kötüydü önde olmama rağmen ben sahneyi göremedim. yandaki ekranlar da küçüktü. ben bu haldeysem 3. kategori ne durumdadır kimbilir. Kimse kusura bakmasın ama bence insanların verdiği paraya değmedi.Organizasyon berbatı hatta gittiğim en kötü konserdi diyebilirim.
  Şimdilik bu kadar yazıya eklemelerim olacaktır aklıma geldikçe bana sorulan sorulara biraz da olsa yanıt verebildiysem ne mutlu bana.Annem Neriman Palamutcu'ya Murat Uyguç'a, İlteriş Peker'e,Buluşmaya gittiğim arkadaşlarıma,Atlantisten Gelen Adam'a konser öncesindeki ve sonrasındaki yardımları için ve yanımda oldukları için çok teşekkür ederim. 17 ekimde Scorpions Konseriyle İzmir'le görüşmek üzere :)

SATTAS - Reggae Band ile Röportaj


"Reggae, hepimizin Bob Marley ile andığı, barışçıl ve hümanist olarak bildiğimiz ritmin ruha karıştığı bir güzellik... Bu güzelliği kendi ülkemizden bir grup yapınca da dinlemeye doyum olmuyor. Bar 911de ziyaret ettiğim Sattas grubunun elemanları adeta reggae ile bütünleşmiş... Grubun müzikle öyle bir uyum var ki ister istemez sizi de içine alıyor ve mükemmel bir müzik ziyafeti sunuyor... Eğlenmek ve rahatlamak isteyen herkesin dinlemekten zevk alacağı bir grup Sattas, adı üstünde... Rahatlamak..." (Ayşegül Palamutcu)

Orçun "Leo" Sünear -Vokal

Daha önce thrash metal ve death metal gruplarıyla çalışmışsınız, son olarak Türkiye'nin ilk Reggae grubu olan Sattas'da vokalistsiniz...Metalden Reggae türüne geçişi ne olarak yorumluyorsunuz?
Orçun: Bu geçiş saçlarımın dökülmesi ile oldu! (gülüyor) Şaka bi yana müziğin her türünde bir gezinti yapıyorum ki, bu yolculuğum dinleyici olarak devam ediyor ve çok seviyorum. Neler dinlediğimi bilsen şaşarsın. Bildiğimiz ana türler dışında bir çok ülkenin yerel müziklerini de araştırıp inceliyorum ve arşivci bir adamım. Bu yolculuğumun arasında reggae kültürü daha doğrusu yaşama biçimi ve dünyaya bakış açısı beni çok etkiledi. Bu geçiş çok hızlı ve basit oldu. Gerçi sadece reggae mi dinliyorum hala ; "hayır" fakat kültüründen yada dünyaya bakış açısından uzaklaşmıyorum. Doğaya saygı, insancıl, aşka saygılı, ırkçılıktan ve savaştan uzak duran ve en önemlisi özünü kalp atışından almış bir müzik türü reggae o yüzden seviyorum.

Derya "Derryl" Eke - Davul

Kendi estrumanlarınızı yaptığınızı okudum, bu fikir nerden çıktı? Insanın kendi yaptığı estrumanı çalması ayrı bi zevktir sanırım?
Derya: 2005 senesinde eğitim için gittiğim Almanya Stuttgart'ta, küçük bir parkın içinde bulduğum Unsichtbar isimli bir barda bir gün birkaç rasta ile tanıştım. O sıralar rastafarian kültürü üzerine fazlaca kafayı patlatıyordum ve adamlarla konuşup kaynaşınca, onlar da beni bir gün bir toplantıya götürdüler. Standart grounation yapılıyordu fakat nyahbinghi davulları yoktu gittiğimiz yerde. Ben de toplantılara gide gele davulların eksikliğini hissettim. Bütün enerjimi orada nyahbinghi üzerine verdim bir ara. Her yerde akkette ya da ketteh diye anılan davulları aradım fakat bulamadım... İlk başta sadece baby conga bulup, toplantılarda onu çaldım, fakat ketteh'nin soundunu hiçbir zaman yakalayamıyordu.

Almanya'dan Türkiye'ye dönme sebebiniz kendi grubunuza olan özlem miydi ?
Birazın fazlası askerlik sorunları, biraz o dönemlerdeki diğer Delizia isimli grubum ve rasta olarak hissettiğim için çoğunlukla Sattas'tan dolayı. Türkiye'ye döndüğüm zaman ise; nyahbinghi artık saplantı olmuştu ve bir yazı okuyup bir film izledikten sonra bütün fikirlerim oturdu. Afrika'da davulcular kendi çaldıkları davulları kendileri yapar ve onun haricinde kimse o davulu çalmazmış. Davulcu öldükten sonra da o davul evine yahut gömüldüğü yere yakın bir yere asılırmış. Çünkü davulun ahşabı, derisi, davulcunun ruhu ve eti bir olurmuş. Bunu okuduktan sonra neden kendi ketteh'mi yapmayayım ki dedim ve bunun için uğraştıım. Türkiye'de ilk nyahbinghi davullarını yaptığımı biliyorum. Bu davullarla çalmak herşeyden daha çok rasta hissettirdi kendimi.

Erdem Birgül-Gitar

Türkiyede ve dünyada örnek aldığınız gitaristler kimler?
Erdem: Bizden Sarp Maden ve Bilal Karaman'ı dinliyorum şu sıra…Yurtdışında Jimmy Page, Jeff Beck, Eric Johnson, Buddy Guy ve yeni dönemden John Mayer favorim, tabi ki daha çok isim var...
Müzik öğretmeniliği yapmışsınız...Türkiye'de sizce dünyaca ünlü bir müzik akademisi kurulabilir mi, ileride böyle bir planınız var mı?
Akademi konusuna gelince, bu işi yapan resmi bir kurum yaratmaya kalktığınızda, müzisyenlikten esnaflığa geçmiş gibi oluyor, müziğe değil müşteriye kanalize oluyorsunuz, açıkcası şu zamanda masabaşında oturup vergilerle falan boğuşmaktansa, sahnede olup çalmayı tercih edenlerdenim...Türkiye'de halihazırda ciddi manada eğitim veren, Modern Müzik Akademisi, MİAM gibi akademiler var, benimde hala birlikte çalıştığım, eğittiğim öğrencilerim mevcut…Gündüz Clark Kent gece Superman gibi bir hayatım var, bu da beni dengeliyor.

Faruk Demir Tugayoğlu-Klavye

Endistüri tasarımı okuyormuşsunuz grubun album kapak tasarımları sizin işiniz mi ? Sonuçta ikisi de sanat işi... Müzik ve tasarım birbirini destekiyor mu?
Faruk: Albüm kapağının tasarımı grubun bir önceki bass gitaristi olan Öykü Gülata'ya aittir. Apayrı iki kulvar olmasına rağmen, iki dalın birleştiği bazı noktalar vardır. Müziği, konsept olarak incelediğinizde, yapacağınız tasarıma etki edebilmesi söz konusu birtakım olguları yakalayabilirsiniz. Çok elle tutulur kozlar vermiyor gibi görünmesine rağmen, dinlemekte olduğunuz şarkıyı dönemsel olarak düşündüğünüz zaman, işinize etki etmesi kaçınılmazdır. Buna bir örnek vermek gerekirse; bol miktarda synthesizer içeren, 1980'lerin başından bir eser dinlediğimi varsayayım (örneği daha da kesinleştirmek için A Flock of Seagulls'un I Ran So Far Away şarkısını belirteyim hatta). Aklıma ilk gelen şeyler, köşeli hatlar, düz çizgiler, diyagonal şekilde konulmuş renk tayfı vb. detaylardır. Bu tip ipuçlarının yakalanması, kafamda şekillendirmiş olduğum konseptte o tip bir kurguya yönelmemi mümkün kılarak sonuca ulaşmamda yardımcı olur.


Gruba Sorular

Reggae fikri nereden çıktı ? İlk olmak mı istediniz?
Orçun: Reggae fikri Derya ve benden çıktı diğer yoldaşlarım henüz grupta değillerdi. Yukarıda bahsettiğim sebeplerden dolayı bu müziği seçtik.

Grubun adı Jamaika ingilizcesiymiş dünya çapında bir grup olma arzunuzdan dolayı mı ingilizce bir isim seçtiniz?
Yapılan müzik evrensel bir müzik, Bob Marley "bu müzik her geçen gün daha çok büyüyecek büyüyecek büyüyecek ve ulaşabildiği en üst noktaya çıkacak" demiştir ünlü bir röportajında. Biraz evet yurtdışı olabilir ama özellikle bu olsun şu olsundan çok Jamaika'ya ait birşeyler olsun diye düşünülüp konulmuş bir isim.

Grubun etkilendiği sanatçılar kimler?
Derya: Etkilendiğim sanatçılar; Ras Michael, Count Ossie, Dennis Brown, tabiki de Bob Marley, Peter Tosh, Ijahman Levi, Gregory Isaac, Earl Chinna Smith, vb..
Korsan müzik ve internetten şarkı/albüm indirmek hakkında ne düşünüyorsunuz?
Orçun: Cd veya satılan tüm medium çok zorluk çıkarabiliyor. Ben müziğİmin herkes tarafından dinlenmesini istiyorsam satış ve benzeri durumlar çok önemli olmuyor benim için. Fakat emeği de geçmiş bir dolu adam var ve bir yandan karşılıkla yaptığın birşeyin başka bi taraftan karşılığını çıkarmakta çok iyi gelmiyor. Ben bu konuda çoğu insandan farklı düşünüyorum. Çok uzun uzun konuşmak lazım. Benim çok öyle bir problemim yok deyip geçeyim.
Derya: Kitabın, müziğin çok pahalı olduğu bir ülkede korsana ne yazık ki evet demek zorundayım. Emek hırsızlığı ise evet emek hırsızlığı..O yazarların emeklerinden çalındığı kadar benim de emeğim çalınıyor belki ama insanlar müzik dinlemeli, okumalı...

Kiminle sahne almak isterdiniz ölü ya da diri?
Orçun: Rage Against The Machine ile sahne almak isterdim. Burning Spear (reggae devi) çok isterim, Groundation ile almak isterdim. Damian Marley ile çok güzel olurdu... Tabii ki Bob Marley'i bir kere izlemek çok ama çok isterdim...
Derya: Burning Spear, Peter Tosh, Congos, kesinlikle Earl Chinna Smith...Ama Bob Marley'le çalmak değil de ben de onu izlemek isterdim...

Hayranlarınıza hayat tavsiyesi olarak ne söylemek istersiniz?
Orçun: Kimseye hayat tavsiyesi veremem ki herkesin hayatı kendi şekil verdiği resim gibi... Benim boya ve fırçalarımı kimseye tavsiye edemem belki birilerini bu yönde bozabilirm... Sadece karşımızdakini dinleyip bir şey söylemeden bir kaç saniye sakince bekleyelim derim.... O kadar…

Derya: Hayranlara tavsiye..mi?(gülüyor)
Hüznünüzü gülümsemenizin arkasına saklayarak karşılayın hayatı ki o da size gülsün...

Bir internet sitesi İçin Yazdığım Alternatif Scorpions ile Tanışma ve Konser Yazısı (Eksta bilgiler içermektedir :) )


Scorpions’la Tanşma
Scorpionsla tanışmayı uzun zamandır bekliyordum. İzmirde konser vereceklerini duyar duymaz araştırma yapmaya başladım. Unilife’la müzakerelere girdim ancak çabalarım sonuçsuz kaldı. Ben de sponsor olan otellerde kalıp kalmayacaklarını araştırmaya başladım.Hiltonda kalacaklarını öğrendikten sonra otele gibiş çıkış saatlerini bulmak kaldı. Grup ilk önce 16 Ekim günü saat 13.00 sularında  İstanbul’a geldi.İstanbulda organizasyon şirketi eşliğinde gezdikten sonra gece  saat 22.30da İzmir’e gelmek üzere yola çıktılar. Saat 23.00 sularında hava alanından alınıp otellerine yerleştirildiler. İzmire geldikleri gece gitarist Rudolf Schenker koruma ve şöförlerine bir müzik ziyafeti  çekmiş. Gece saat 2 ye kadar onlara gitar çalmış fakat koruma arkadaşların anlattığı kadarıyla pek hoşnut olmamışlar. Tercih ve tarz meselesi sonuçta ama “Ne kadar şanslı olduğunuzun farkında mısınız? Abi yapmayın Rudolf Schenker gitar çalmış size özel !” diye tepki vermekten kendimi alamadım . Onlar da güldüler .
  Ben sabah 11 gibi otele gittim. Otel lobisinden grubun orada kaldığını doğruladım. Beklemeye başladım. Gruptan sorumlu Alican bey beni farketti neden beklediğimi sordu. Daha önce konuştuğumuzu röportaj yapmak istediğimi ama kendisinin onaylamadığını belirttim.Ayaklanıp bana doğru geldi .Başını derde sokacağımı ne hakla burada bulunduğumu sordu.Sadece grubun hayranı olduğumu söyledim. Bana karışamayacağını belirttim. Bu arada tek bekleyen bendim. Kraldan çok kralcı olmasının bir alemi yoktu istese bire bir görüşme bile ayarlardı.
 Bekleyişime otelin dışında devam etmeye karar verdim. Beklediğime değdi ve saat 1.30 gibi Rudolf Schenker 25lik sevgilisiyle otelden çıktı. Şöförlerinden aldığım bilgiye göre İnciraltı’na gideceklermiş. Rudolf’un yanına gittim . İlk önce selamlaştık sonra “Hoşgeldiniz iyi ki geldiniz! “ dedim çok mutlu oldu teşekkür etti .” İmza verebilir misi..” cümlemi bitiremeden hemen biletimi ve elimdeki Scorpions afişimi imzaladı. Çok istekliydi. O sırada yoldan geçen bir genç “Oha Rudolf Schenker ! “ diye bağırıp koşup ayaküstü fotoğraf çektirip imza alıp yoluna devam etti.  Rudolf ile gülmekten kendimizi alamadık. Ben de fotoğraf çektirmemizin mümkün olup olmayacağını sordum. “Tabiki neden olmasın gel hadi !” dedi ve fotoğraf çektirdik ardından ,bize 46 yıldır güzel müzik dinleme şansı verdikleri için ona teşekkür ettim. O da teşekkür etti ve eşiyle arabaya bindiler.  Yarım saat bile geçmeden geri döndüler. Otele girerken el salladı “Tekrar merhaba !” dedi. Ben de el salladım. Bu durum beni meraklandırmıştı. Neden bu kadar erken dönmüşlerdi? Araştırmaya başladım. Gidip şöförüne sordum. Rudolf içinde önemli eşyalarının bulunduğu çantasını unutmuş ve otele geri dönmek istemiş.
 Saat 1.30dan saat akşam 19.00’a kadar olab bekleyiş sonunda grubun konser alanına gitmek üzere otelden ayrılacağı haberi geldi. Otelin kapısının önüne günlük kirası 750 Euro olan kiralık Mercedes marka arabalar sıraya dizildi. O sırada grubun menejeri dışarı çıktı. “Siz hayranları mısınız grubun ?” dedi. Ben de ona doğru bir adım atıp “Evet bakın “ deyip biletimi gösterdim. Menejer benden tırstı halbuki bir kaç saat önce lobide karşısında oturuyordum. Bilete baktı gülümsedi .” Kim imzaladı ?” diye sordu. “Mr. Rudolf Schenker.” Dedim . “Buradan ayrılma birazdan dışarı çıkacaklar .“ dedi ve içeri girdi. 5 dakika sonra tekrar dışarı çıkıp korumaya beni gösterip engellememesini rica etti gülümsedi.
 Sonunda Paweł Mąciwoda görüldü. Hemen yanına gittim. “İyi akşamlar !” dedim. “İyi akşamlar tatlım!” dedi.Posterimi açıp imzalattım. Ardından otele sonradan gelen arkadaşlarımı tanıttım. Onlar da imza aldılar. Daha sonra fotoğraf çekilmemizin mümkün olup olmadığını sordum “Tabii neden olmasın?” dedi. Fotoğraf çekilirken “ Bi dakika “ deyip gözlüklerini taktı. “Gözlüksüz de çok hoşsunuz .“dedim . Güldü teşekkür etti. Fotoğraf çekildik. Ardından Klaus Meine dışarı çıktı. ” İzmire hoşgeldiniz !” dedim.” Pankarta veya bilete nereye isterseniz bir imza rica ediyorum” dedim. Gülümseyerek imzaladı parkartımı. “Çok güzel ve kibarsın çok teşekkür ederim.” Dedi. Ben de “Bu akşam bizi bir kasırga gibi sallayacaksınız değil mi ?” diye şarkılarının adını kullanarak iğrenç bir espiri yaptım. Ben bu espiriye gülmezdim ama onun gerçekten çok hoşuna gitti ,kıkırdayarak , “ Hiç şüphen olmasın tabi ki herkesi sallayacağız!” dedi. Almanca teşekkür ettim adamın gözleri parladı.İkimiz de çok mutlu olduk.


Scorpions İzmir Konserinden Notlar
Set list şu şekildeydi:
  1. Sting in the Tail 
  2. Make It Real 
  3. Is There Anybody There? 
  4. The Zoo 
  5. Coast to Coast 
  6. Loving You Sunday Morning 
  7. The Best Is Yet to Come 
  8. Send Me an Angel 
  9. Holiday 
  10. Raised on Rock 
  11. Tease Me Please Me 
  12. Hit Between the Eyes 
  13. Kottak Attack 
  14. Blackout 
  15. Six String Sting 
  16. Big City Nights 
  17. Encore:
  1. Still Loving You 
  2. Wind of Change 
  3. Rock You Like a Hurricane
Yaklaşık 1 saat 45 dk süren konser tam anlamıyla mükemmeldi ! Performansları muhteşemdi .Gruba yaşlı diyenlere inat adeta gençliklerini ilan ettiler sahnede! Sting in the Thail parçasıyla coşkulu bir giriş yaptılar konsere. Parçanın sonunda “İzmir iyi akşamlar!” diye Türkçe olarak bağırdı Mr. Meine! Alkışlar ve çığlıklar doldurdu İzmir Arena ‘yı. Bir de üzerine Türkçe teşekkür etti, çok  mutlu olduk. Bu arada sahne önündeki seyirciler ve konser mekanı benden tam not aldı. Şarkılara katılım hiç azalmadı diyebilirim.Tanık olduğum hiç bir aşırılık da yaşanmadı. Scorpions,sahneye kurulan podyumun en ucuna kadar gelip seyircilere pena dağttı. Her an seyircilerle temastalardı. Eminim hala elini yıkamamış olan çok kişi vardır !
 Send Me An Angel gibi slow parçalarda hep podyumda grup olarak durdular. Klaus Meine mikrofonunu seyirciye uzatıp şarkılara eşlik edilmesini istedi.Rudolf Schenker grubun en sıcak kanlı üyesiydi. Hem tanışma sırasında hem de konser sırasında hayranlarıyla olmaktan duyduğu mutluluk yüzünden okunuyordu. Konser sırasında resmen insanlar fotoğraf çeksin diye poz verdiler seyircilere. Mr. Kottak’ın muhteşem davul şovuna değinmemek olmaz...Kimi zaman platformla ,kimi zaman da vurduğu ritimlerle yükselen Kottak inanılmaz bir şov yaptı. Seyirciyi bölümlere ayırıp bize ses oyunu oynattı . Sağ kısım, orta kısımi ve sol kısım sırayla bağırdık, o da bize davulla uyum sağladı. Seyirciyi coşturdukça coşturdu. Sahnede kurulan ekranlara yansıyan görüntülerde onu güzel kadınlarla gördük.Bateri solosunun sonuna doğru ekranda Rudolf Schenker ‘a işkence yapan bir adam vardı. Elektirik verdiler adama gözümüzün önünde. İçim acımadı değil.Sahnede gösteriler videoda Rudolf’un gözlerinde demir perdeler vardı kan revan içindeydi. Video biter bitmez Rudolf sahneye videodaki demir perdeler ve kafasında sargılarla çıktı. Blackout parçasını çalıp seyirciye ses oyunları oynatmaya devam ettiler. Konser boyunca kollarımı aşağı indiremedim. Big city nights parçasında bize süpriz yapıp ekrana İzmir yazısı yazdılar. Şarkı bittikten sonra öne gelip selam verdiler ve kulise gittiler. Konserin bittiğini sanıp giden çok insan oldu.
 Halbuki bitmemişti...Yeniden sahneye çıktıklarında. Klaus Meine”Scorpions sizi hala seviyor!” diye bağırdı ve Still Loving You parçasına giriş yaptılar. Çoğu insan bu şarkıyı İzmir’de dinlemeyi çok uzun zamandır bekliyordu. Ardından hiç durmadan Wind Of Change parçasına geçtiler. Klaus Meine şarkıda geçen ıslık bölümlerini kendisi çalarak bizi mutlu etti. Son 3 şarkıya katılım çok yüksekti. Rock You Like A Hurricane parçasında hepimiz gaza geldik, o kadar gaza geldik ki şarkı bittiğinde kalakaldık ,inanamadım… Şarkı bir anda bitti veya bana öyle geldi. Konserin bittiğini konserden sonra bile kabullenemedim .Gerçekten gittiğim en güzel konserlerden biriydi. Sahne arkasına girmeyi planlıyordum , ancak grup sahne arkasına bile geçmeyip direk  arabalara bindi.El sallayarak mekandan ayrıldılar. Bu unutulmaz konserin ardından, ertesi gün otelden 11.30da çıkış yapıp İstanbul’a doğru yola çıktılar.
   Şimdilik aktaracaklarım bu kadar bir başka konser ve tanışma yazısında görüşmek dileğiyle hoşçakalın!
Ayşegül Palamutcu

Scorpions İzmir Konseri ve Tanışma


Konserlerde, yaşadığımı hissediyorum... Beni hayatta en çok mutlu eden şey konserlere gitmek! Ve Scorpions muhteşemdi ! Klişe gibi gelecek belki size ama gittiğim en iyi konserlerden biriydi gerçekten. Size daha  önceki gibi konser ve tanışma anılarımı aktaracağım!
Grubun Türkiye’ye Gelişi
 Bir gün önceden Scorpions’u takibe almıştım. Grup saat öğlen 1 gibi 16 ekim günü İstanbul’a indi.İstanbul’da gezmişler sanırım. Akşam saat 22.30da uçaktalardı. İzmire saat 23.30da indiler. Hava alanından alındıktan sonra otellerine yerleştiler. Rudolf gece 2ye kadar koruma ve şöförlere gitar çalmış. Tabii hiç biri ne kadar şanslı olduklarının farkında değillerdi. Durumdan şikayetçi bile olduklarını söyleyebilirim...Çok ilginç.

Organizasyon Şirketiyle Münakaşa (Bu kısmı okumasanız da olur içimi döktüm )
Sabah 11 gibi İzmir Hilton Oteline gittik.Otel lobisinden grubun otelde kaldığını öğrendikten sonra uzun bekleyiş başladı. Aslında daha önceden organizasyon şirketi Unilife ile yaptığım görüşmeler vardı. Ancak gruptan sorumlu Alican bey, grupla görüşmenin münkün olmadığını ve aynı zamanda grubun hiç bir şekilde röportaj vermediğini de söyledi. Ha bide grup hayranlarıya görüşmek istemiyormuş ve hoşlanmıyorlarmış, çok katılarmış.. (güya). Otelde Alican bey ve korumalarla da karşılaştık. Onu önceden aradığımı söylediğimde ayaklandı..“ Ama ben size söylemiştim...Bir dergiden nasıl gelirsiniz ?Neden geldiniz ? Oteli nasıl buldunuz ?” şeklinde sinirli bir biçimde ard arda sorular sordu. Bana çok ilginç geldi çünkü otelin adı biletin üzerinde bile yazıyordu ,bunu düşünememeleri garip gerçekten...Ve devam etti, başını derde sokacağımı menejerlerinin ve grubun çok ters olduğunu benim burda beklememin onu rahatsız ettiğini sert bir şekilde söyledi.  Ben de burada sadece hayran olarak bulunduğumu,  yanımda basın kartımın bile olmadığını söyleyerek, benim işime karışmaması gerektiğini açıkça belirttim.15 dakika sonra otelin güvenlik müdürü gelip beni uyardı. Otelin statüsünü tehlikeye atıyormuşum.Otelin dışında ne istersem yapabilirmişim veya yandaki loungeda oturabilirmişim. Ben dışarı çıkmayı tercih ettim. Çünkü o sırada birilerinin dışarı çıkacağına dair duyum almıştık. Ben de koruma abilerle samimi oldum. Sağolsunlar çok yardımcı oldular. Şunu çok rahat söyleyebilirim Alican bey yanılmış. En azından bu kadar büyük bir tepki beklemiyordum .Çok hayran gelmiş dışarı çıkarmışlar ve hayranlar da çok iyi ve anlayışlı olduklarından evlerine gitmişler (!) Halbuki ne dışarda hayran gördüm ne de otelin içinde, bir ben vardım bir de annem.
 Korumalardan edindiğim bilgiye göre ,Scorpions grubu her bir üye için ayrı Mercedes marka araba istemiş bu arabaların günlük kirası 750 euro... Arabalar her an hazırdı.Konser sonrasında sahneden inip, konser alanı dışında bekleyen hayranlarına selam verip, aynı arabalara konser sonrasında daha kulise girmeden atlayıp gittiler.

Rudolf Schenker ile Tanışma

Otelin önündeki bekleyiş sonunda saat 1.30 gibi Rudolf Schenker , İnciraltına gitmek üzere otelden çıktı. Ben de yanına koşup ilk önce selam verdim ardından imza istedim . Rudolf beni gördüğüne çok memnun oldu sarıldı teşekkür etti geldiğim için. İmzayı hemen attı . Yoldan geçen bir genç “ Oha Rudolf Schenker ! “ diye bağırıp ayaküstü Rudolf ile fotoğraf çektirdikten sonra yoluna devam etti çok güldük Rudolf ile.. Sonra  ben de Rudolf ile fotoğraf çektirdim. Bize 46 yıldır güzel müzik dinleme şansı verdikleri için teşekkür ettim. O da teşekkür etti ve eşiyle arabaya bindiler. Yarım saat bile geçmeden ,25’lik sevgilisi/eşiyle ,geri döndüler. Otele girerken el sallayıp “ Tekrar merhaba!” dedi. Tabi neden kısa sürede döndüklerini merak edip araştırmaya başladım. Şöföründen aldığım bilgiye göre Rudolf çantasını unutmuş ve geri dönmek istemiş .Onlar da otele geri dönmüşler.


Klaus Meine ve Paweł Mąciwoda İle Tanışma

Uzun  bekleyişten sonra , nihayet, akşam  7.30da tüm grup dışarı çıktı. O sırada yakın arkadaşım Sacha ve kardeşi Stefan da otele geldiler. Hepsi çıkınca sadece yanımıza gelenlerle konuşabildik tabii. Baterist James Kottak ve Matthias Jabs çıktıkları gibi arabalara bindiler. İlk önce Pawel yanıma geldi. “İyi akşamlar !”dedim .”İyi akşamlar tatlım!” dedi.  Pankartımı imzaladı ve teşekkür etti .Ardından fotoğraf çekilmemizin mümkün olup olmadığını sordum,  “Neden olmasın ,hadi gel!” dedi. Fotoğraf çekildik ama makinanın azizliğine uğradık fotoğrafların hepsi kötü çıktı. Hemen sonra, Klaus Meine bizimle konuşmak için durdu.” İzmir'e hoşgeldiniz !” dedim.” Pankarta veya bilete nereye isterseniz bir imza rica ediyorum”dedim. Gülümseyerek imzaladı parkartımı. “Çok güzel ve kibar bir kızsın çok teşekkür ederim.” Dedi. Ben de “Bu akşam bizi bir kasırga gibi sallayacaksınız değil mi ?” diye şarkılarının adını kullanarak iğrenç bir espiri yaptım. Ben bu espiriye gülmezdim ama onun gerçekten çok hoşuna gitti ,kıkırdayarak , “ Hiç şüphen olmasın tabi ki herkesi sallayacağız!” dedi. Almanca teşekkür ettim adamın gözleri parladı.İkimiz de çok mutlu olduk.

Konserden Notlar

Set list şu şekildeydi:
  1. Sting in the Tail 
  2. Make It Real 
  3. Is There Anybody There? 
  4. The Zoo 
  5. Coast to Coast 
  6. Loving You Sunday Morning 
  7. The Best Is Yet to Come 
  8. Send Me an Angel 
  9. Holiday 
  10. Raised on Rock 
  11. Tease Me Please Me 
  12. Hit Between the Eyes 
  13. Kottak Attack 
  14. Blackout 
  15. Six String Sting 
  16. Big City Nights 
  17. Encore:
  1. Still Loving You 
  2. Wind of Change 
  3. Rock You Like a Hurricane
Yaklaşık 1 saat 45 dk sahnede kaldılar ama o kadar kısa sürmüş gibi geldi ki bana! İnanamadım konserin bittiğine! Performansları muhteşemdi .Gruba yaşlı diyenlere inat adeta gençliklerini ilan ettiler sahnede!  "Sting in the Thail" parçasıyla gaz bir giriş yaptılar konsere. Hep bir ağızdan seyirciler olarak parçaya eşlik ettik. “İzmir iyi akşamlar!” diye Türkçe olarak bağırdı Mr. Meine! Alkış kıyamet. Bir de üzerine Türkçe teşekkür etti, mest olduk!Bu arada sahne önündeki seyirciler benden tam not aldılar.Bu seferkiler şarkıları biliyorlardı en azından. Katılım hiç azalmadı diyebilirim.Tanık olduğum hiç bir aşırılık yaşanmadı.Scorpions,sahneye kurulan podyumun en ucuna kadar gelip seyircilere pena dağttı. Her an seyircilerle temastalardı. Eminim hala elini yıkamamış olan çok kişi vardır !
 Rudolf grubun en sıcak kanlı üyesiydi. Konser sırasında resmen poz verdiler seyircilere. Veee Mr. Kottak’ın davul şovu...Kimi zaman platformla ,kimi zaman da vurduğu ritimlerle yükselen Kottak inanılmaz bir şov yaptı. Seyirciyi coşturdukça coşturdu. Sahnede kurulan ekranlara yansıyan görüntülerde onu güzel kadınlarla gördük.Bateri solosunun sonuna doğru ekranda Rudolf Schenker ‘e işkence yapan bir adam vardı. Rudolf’un gözlerinde demir perdeler vardı yara bere içindeydi. Video biter bitmez Rudolf sahneye videodaki demir perdeler ve kafasında sargılarla çıktı. "Blackout" parçasını çalıp seyirciye ses oyunları oynattılar. Konser boyunca kollarımı aşağı indiremedim. "Big City Nights" parçasında bize süpriz yapıp ekrana İzmir yazısı yazdılar. Şarkı bittikten sonra öne gelip selam verdiler ve kulise gittiler. Konserin bittiğini sanıp giden çok insan oldu.   
   Tezahuratları duyup yeniden sahneye çıktılar. Klaus Meine ”Scorpions sizi hala seviyor!” diye bağırdı ve "Still Loving You" parçasına giriş yaptılar. Çoğu insan bu şarkıyı İzmir’de dinlemeyi çok uzun zamandır bekliyordu. Ardından hiç vakit kaybetmeyip "Wind Of Change" parçasına geçtiler. Klaus Meine şarkıda geçen ıslık bölümlerini kendisi çalarak bizi mutlu etti. Son 3 şarkıya katılım çok yüksekti. "Rock You Like A Hurricane" parçasında hepimiz gaza geldik, zıplamalar, hoplamalar… Şarkı bir anda bitti veya bana öyle geldi. Konserin bittiğini konserden sonra bile kabullenemedim .Gerçekten gittiğim en güzel konserlerden biriydi. Sahne arkasına girmeyi planlıyordum , ancak grup sahne arkasına bile geçmeyip direk  arabalara bindi.El sallayarak mekandan ayrıldılar. Bu unutulmaz konserin ardından, ertesi gün otelden 11.30da çıkış yapıp İstanbul’a doğru yola çıktılar.
  
 Şimdilik aktaracaklarım bu kadar bir başka konser ve tanışma yazısında görüşmek dileğiyle hoşçakalın! Çılgın annem Neriman Palamutcu’ya çok teşekkür ederim bu arada , her an yanımdaydı umarım hep de olur! 

Ben